DEVAM: 14- FAKİRİN
BORCUNU ERTELEME BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ بَشَارٍ.
ثنا أَبُو عَامِرٍ.
ثنا شُعْبَةُ
عَنْ عِبْدِ
الْمَلِكِ
بْنِ
عُمَيْرٍ
قَالَ:
سَمِعْتُ
رِبْعِيَّ بْنَ
حِرِاشٍ
يُحَدِّثُ
عَنْ
حُذَيْفَةَ،
عَنْ
الْنَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم؛ ((أَنَّ
رَجُلاً
مَاتَ. فَقيلَ
لَهُ: مَا
عَمِلْتَ؟
((فَإِمَا
ذَكَرَ أَوْ
ذَكَّرَ))
قَالَ: إِنِّي
كِنْتُ
أَتَجَوَّزُ
فِي
السِّكَّةِ
وَالنَّقْدِ،
وَأَنْظُرُ
الْمُعْسِرُ.
فَغَفَرَ
اللهُ لَهُ)).
قَالَ أَبُو
مَسْعُودٍ:
أَنَا قِدْ
سَمِعْتُ
هَذَا مِنْ
رَسُولِ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم.
Huzeyfe
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: «(Sizden önceki ümmetlerden) bir adam ölmüş (ve cennete
girmiş) sonra kendisine: Sen ne (hayır) işledin (ki cennetlik oldun)? diye
sorulmuştur. Adam — işlediği hayrı — (ya hatırlamış veya kendisine
hatırlatılmış) da: Ben (istihkakım olarak) dirhemleri, dinarları ve nakid para
(yi aldığım) da müsamaha ve kolaylık gösterirdim. Fakir borçluya da mehil
verirdim, diye cevab vermiş. Bunun için Allah kendisini bağışlamıştır.
(Huzeyfe
(r.a.) bu hadisi rivayet ederken orada bulunan Ukbe bin Amr el-Ensârî) Ebû
Mes'ûd (r.a.): Ben (de) bunu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim,
demiştir.
Diğer tahric: Buhari
ve Müslim
AÇIKLAMA: 2417, 2418, 2419 ve 2420 nolu Hadislerin izahıdır.
Ebu Hureyre
(r.a.)'ın hadisini (2417) Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, Hakim ve İbn-i
Hibban da rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetlerde bulunan cümle değişikliği mana
ve hükmü etkilemez.
Bu hadiste
fakir borçluya kolaylık göstermenin fazileti anlatılmaktadır. Sindi: Bu
kolaylık vadesi gelmemiş olan borcun vadesini uzatmak, vadesi gelen borcu
ertelemek, borcu kısmen veya tamamen bağışlamak veya borçluya sadaka vermek
suretiyle oluşabilir, demiştir.
Büreyde
(r.a.)'ın hadisi (2418) ise Zevaid, türündendir. El-Münziri'nin beyanına göre
Ahmed ve Hakim de bunu rivayet etmişlerdir. Bu hadiste de fakir borçlunun
borcunun ertelenmesinin fazileti anlatılmaktadır. Burada anlatılan fazilet
şöyledir: Bir fakirin vadesi henüz gelmemiş olan borcunu erteleyen kimse kaç
günlük mehil verirse beher gün için bir sadaka vermiş gibi sevab kazanır. Şayet
borcun ödeme günü geldikten sonra bunu yeni bir vadeye kadar ertelerse bu süre
boyunca her gün o borç mikdarı kadar sadaka çıkarmış gibi sevab kazanır.
Terğib'te
rivayet olunan metne göre vadesi gelen borç ertelendiği takdirde verilen mehil
süresince beher gün o borç mikdarının iki misli kadar sadaka sevabı alacaklıya
verilir. Vadesi gelmemiş olan borcun vade süresi uzatılınca verilen mehil
süresince alacaklı kişi beher gün borç kadar sadaka vermiş gibi sevab kazanır.
Ebu'l-Yeser
(r.a.)'ın hadisini (2419) Müslim, Hakim ve Taberani de rivayet etmişlerdir.
Müslim'deki metin değişik ise de mana aynıdır. Bu hadiste de fakirin borcunu
erteleyen veya kısmen, ya da tamamen bağışlayan bir kimsenin ahiret günü Arş-ı
A'la'nın gölgesinde dinlenme nimetine kavuşturulacağı belirtilmekte ve bu yüce
faziletin karşılığı müjdelemektedir.
Huzeyfe
(r.a.)'ın hadisi (2420) Buhari ve Müslim'de de rivayet edilmiştir. Müslim'in
rivayetinde; ...''ve cennete girmiş'' ziyadesi bulunduğu için bu durumu
parantez içi ifade ile belirttim. Bilindiği gibi bu hadisi iki sahabi rivayet
etmiştir. İkinci sahabi Ebu Mes'ud (r.a.)'dır. Tirmizi ve Müslim bunun
benzerini Ebu Mes'ud'dan da rivayet etmişlerdir. Hadiste sözü edilen zat'ın
bizden önceki ümmetlerden olduğu bazı rivayetlerde açıklandığı için tercemede
buna işaret ettim.
Hadiste sözü
edilen zat'ın cennetlik olmasına vesile olan meziyetine gelince bu zat
alacağını teslim alırken karşı tarafa kolaylık gösterirmiş. Karşı taraf zengin
olsun fakir olsun verdiği dinar, dirhem ve diğer paralarda noksanlık olsa bunu
kabul eder, böylece müsamahakar davranırmış ve fakirin borcunu ertelermiş. Bu
kolaylık ve müsamahası dolayısıyla Allah'ın mağfiretine mazhar olmuştur. Hadis
bu nevi davranışların faziletini ifade eder.
Hadiste geçen
"Sikke" kelimesi dinar ve dirhem manasınadır.